H-1

Mesut öleli çok oldu. Mezarı bile belli olmayan bi adam olmak da varmış kaderinde. O böyle mi olsun isterdi bilmiyorum ama o camdan atlamadan iki gün önce akşam parkta buluşmuştuk.

"Unutmamız lazım abi, kötü ne olduysa sıfırlamamız lazım." dedi. Haklısın Mesut dedim, böyle olmaz, kendimize kast ediyoruz sadece. Başkalarından bize ne be oğlum, üç beş kuruş kazanıyorsak da beraber yiyoruz, aç kalsak da beraber aç kalıyoruz dedim.
Onaylamadı beni ama reddetmedi de. Öylece sustu, sonra da telefonuna gelen mesaja baktı, cevap bile yazmadan ekranı kapatıp kenara koydu.

Mesut tuhaf bi adamdı. Özlüyorum onu, kendine hiç yalan söylemezdi. Yalan söylese bile gerçeği unutur yalanına inanırdı. İntihar sayılmazdı onun yaptığı. İntihar bir hayata son vermek demekti, o yaşadığının hayat olduğuna inanmadı, hayata bile inanmadı gerçi. Çok üzülmedim bu yüzden. Bi kitap bitirmenin yalnızlığıydı içimdeki.
Bir daha Mesut'la o parkta oturamayacaktık. Kimse bana hayata dair incelikli mevzulardan bahsedip canımı sıkmayacaktı. Kadınlardan bahsetmeyecekti, erkek olmanın gerekliliklerine sövemeyecektim başka kimseyle. Merminin kaç kuruş olduğundan dem vuran adamları aklımıza getirip hayatların kaç kuruş olduğuna dair piyasa yapamayacaktım kimseyle. Mesut öyle bir adammış ki, gitti ama beni bu hayatta yalnız bırakmadı. Bana da yeni bi hayat verip öyle gitti. Hep "kimsenin üstümde hakkı yok, ne yaptıysam kendime, ne harcadıysam cebimden.." derdi efkarlanınca. Camdan atlamadan önce de "Hakkını helal edenin anasını sikeyim" yazmış zaten. Ulan insan ölürken bari terbiyesini bozmaz dedim içimden, sonra da güldüm hafiften.

Soğuk Küvet isimli bi şarkı dinlerdik küçükken. Genellikle annemle babam tartıştığında gelirdi bize Mesut, zamanlaması çok iyiydi. Babam onu görünce hep sofraya davet ederdi, o hep ben tokum der bir türlü sofraya gelmezdi. Yıllarca anlam veremedim, acaba utanıyor mu diye sordum çokça kez ama utanmazdı Mesut, bizim evin çocuğuydu. Ama hiç sofraya oturmadı. Öldüğü gün babama söyledim ilk. Babamın sigara paketine uzanışını görseydiniz Mesut'u onun oğlu zannederdiniz.  Babam o sigarayı öyle bir çekti ki içine, tek dumanda bitti acısı. Cenazesini bile sormadı. Hem içi acıdı, hem de bir acıdan kurtulmuş gibiydi. Bekliyordu sanki, hazırlıklıydı. Mesut babamın o halini görseydi içi paramparça olurdu.

Kimsesi olmadığı için adli tıp aldı götürdü Mesut'u kimsesizler mezarlığına gömmüşler. Ben gidip ziyaret edemedim cesedini. Zaten saygısız herifin tekiydi Mesut, o da ben ölsem gelmezdi mezarıma. Kardeşimden öteydi benim. Bendim o, çürümedi hala Mesut. Patlayan ciğerlerinin sancısını bi bilseniz, siz çürürdünüz ama.





Comments are closed.

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Blog Arşivi